28 Nisan 2009 Salı

BOCA&RİVER


“Arjantin’de hayat 2 gündür” der Arjantinliler. Bombonera’da oynanan Boca Juniors River Plate maçı hayatın ilk gününü teşkil eder. İkinci gün ise El Monumental’de sahne alan River Plate-Boca Juniors resitalidir.

Arjantinli bir erkek yürümeyi öğrendiği zaman 2 seçeneği vardır önünde; futbol ya da tango.
Ülkeyi tanımlamaya yeten bu iki olgu görsel olarak birbirinden çok da farklı değildir. İkisi de sanatsaldır Arjantin’de, ikisi de hayatın ta kendisi... Arjantinli gazeteci Herman Soro Galatarasay Dergisi’nde yer alan bir yazıda ülkesindeki futbol gerçeğini şöyle ifade eder; “Güney Amerika’da futbol bir ölüm-kalım meselesedir. Avrupa’da taraftarlar normal bir yaşam standardıyla mutlu olabilirler. Fakat Arjantin’de mutlu olanlar sadece tuttuğu takımın son maçından galibiyetle ayrılanlardır”


Daha büyüğü yok
Boca Juniors 1905, River Plate ise 1901 yıllarında aynı şehirde (Buenos Aires) kurulmuşlardır. Yaşam standartları arasındaki fark, yeşil sahada yerini eşitliğe bırakır. Zengin ve orta sınıfın “şımarık çocukları” River Plate’i, “alttakiler” ise Boca Juniors’u tutarlar Arjantin’de. Bu söylediklerimiz yine de dünyanın bu Süper Klasiği’ni tarif etmeye yetmez. Boca-River bir kimlik savaşıdır. Şampiyonluk mücadelesinin yanı sıra bir şehrin, bir ülkenin kendisiyle verdiği kavganın, savaşın meydanıdır.

Bombonera ve El Monumental’da dünyanın en büyük tiyatrosu sahne aldığında Simon Kuper’in kitabına isim olan “Futbol asla sadece futbol değildir” gerçeği kırmızı-beyaza ve sarı-laciverte boyanmış tribünlerden dünyaya yansır. Zaten maçtan on gün önce ülkedeki spor medyası manşetini atmaya başlamıştır; Se Viene.. El Super Clasico... (Derbi geliyor).


Sponsorlar da savaşa dahil
Dünyanın en büyük derbisi aynı zamanda spor endüstrisinin iki devinin de savaşıdır. Boca, Nike’ın sponsorluğundadır. Adidas ise ürünlerini River’liler için gönderir Arjantin’e.River Plate’in sponsorları olan Adidas markasını giymek ve Coca Cola içmek, Boca Juniors taraftarı için kulübe yapılan en büyük ihanet olarak görülmektedir. Çünkü Bocalılar sponsorları olan Nike ve Pepsi’den asla vazgeçmezler.
Dünya futbolunun bir numarası Maradona, Boca Juniors’luların gurur kaynağıdır.Arjantin’de River Plate taraftarları hariç herkes Maradona’ya büyük saygı ve sevgi duyuyor. Hatta Maradona, uyuşturucu nedeniyle tedavi görürken, hastane bahçesinde onu gözyaşlarıyla bekleyen 15 bin Boca taraftarının yanı sıra 10 bine yakın da başka takımın taraftarları varmış. Boca taraftarı La Bombonera’da her maçı locasından izleyen Maradona’ya öyle bir aşk duyuyor ki; bunu ölümsüzleştirmek için La Bombonera’nın kapısına ‘’Boca es mi religion, Maradona es mi dios, La Bombonera es mi Iglesia.’’ üçlemesini yazmışlardır. (Boca dinimdir, Maradona tanrım, Bombonera ise kilisem). River Plate’liler her zaman hücum futbolunu kendilerinin oynadığını, Boca’nın sahada kavga ederek maç kazandığını savunurlar. 1978 Dünya Kupası finallerinde Arjantin Milli Takımı’nda Boca Juniors’lu hiçbir futbolcu forma giyememiştir. River’in efsaneleri Passarella ve Mario Kempes’li Arjantin, Dünya Kupası’nı El Monumental’de kaldırmıştır.



Yeşil bir anda beyaza bürünür

Super Clasico’da Tribünler 5 saat önceden dolar. Takımlar sahaya çıkana kadar zemin her zamanki gibi yemyeşildir. İki takım tünelin ağzında göründüğü anda bir Arjantin klasiği sahneye konur. Konfetiler, tuvalet kâğıtları, teyp bantları ve zemine indikçe uzayabilen her şey zemini bir yorgan gibi örter. Maç başında Boca’lıların konfeti şovuna, River’lılar ikinci yarı başında karşılık verirler. İki takımın taraftarının bu şovu aynı anda yaptıkları ise görülmemiştir henüz Bounes Aires’te.


Bir dünya klasiği olan bu mücadele tarihte çok üzücü olaylara da sahne olmuştur.Futbolda üstün olan Boca, maalesef holiganizmi Arjantin’e taşıyan ilk kulüp olmuştur. Boca Juniors’lular 1968’de, River taraftarlarının üzerine tutuşturulmuş kâğıt parçaları atmışlardır ve çıkan panikte 74 River’lı hayatını kaybetmiştir. Bu olaydan 26 yıl sonra 1994 yılında River Plate kendi sahası olan 66.000 kişilik El Monumental'de Boca Juniors’u 2-0 mağlup eder ve Boca Juniors ile hem görsel olarak hem de futbol olarak dalga geçerler. Bunu hazmedemeyen dünyanın en büyük holigan topluluğu olan ‘’Barras’’ maçtan 4 gün sonra Buenos Aires’te 2 River Plate taraftarını öldürerek 4 gün önce oynanan maçın artık kendilerine göre 2-2 olduğunu duvarlara yazmışlardır. Yazılanlardan da anlaşılacağı gibi, klasiğin şiddet tarafında Boca’lılar vardır.


Renkler nasıl belirlendi?
Boca 3 Nisan 1905 yılında bir İrlandalı, 2 İtalyan ve 3 Arjantinli genç tarafından kurulur.Bu tarihten itibaren ise takımın renkleri hep tartışma konusu olmuş. 1905 yılında mavi ve siyah renkleri kullanan Boca, 1906 yılında siyah-beyazı tercih etmiş. Ama bu da derde derman olmayınca kavgalar başlamış. Çözüm ise ilginç olmasının yanı sıra yaratıcı. Tartışmalara son noktayı koyan olay ise Francisco Heredia isimli gencin önerisi olmuş. Herkesi limana çağıran Heredia gelen ilk geminin bayrağı ne renk ise Boca Juniors’ın da renklerinin sonsuza kadar o olacağını söylemiş. Bu fikir herkesin onayını almış ve heyecanlı bekleyiş başlamış. 23 Mart 1907’de limana gelen ilk gemi ‘’Drottning Sophia’’ isimli İsveç gemisi olunca, artık renkler İspanyolca altın sarısı ve mavi anlamına gelen ‘’ Azul y Oro ‘’ olmuş. 1905’de Arjantin’deki İngiliz kolonisinin iki takımı olan Santa Rosa ve Rosales beyaz forma ile mücadele etmektedir. Aralarındaki maçlarda karışıklık olmaması amacıyla bir ekip formasına kırmızı bant koyar. İki kulüp birleştiğinde River Plate’in forması da bu günkü halini almış olur.

Yıldızlar saymakla bitmez
İngiliz The Observer gazetesi 2004 yılında “Seyretmeden ölmemeniz gereken 50 spor olayı” arasında Boca-River derbisini birinci sıradan okuyucularına önermişti.18 tane uluslararası şampiyonluk, 6 Libertadores, 3 Copa Internacional, 1 Copa Oro ve 23 tane Arjantin şampiyonluğu kazanan Boca Juniors bu sportif başarıları ile River Plate’i şimdilik perişan etmiş durumda. İki takımında dünya futboluna hediye ettiği futbolcuları saymaya kalksak herhalde bir lig oluşturabiliriz. Hele o isimler arasında bir tanesi var ki kimilerine göre gelmiş geçmiş en büyük futbol ilahı; Diego Armando Maradona. Juan Roman Riquelme, Carlos Tevez, Caniggia, Messi, Saviola, Kily Gonzalez, Alfredo Di Stefano, Mario Kempes, Ariel Ortega, Juan Pablo Sorin, Hernan Crespo, Gabriel Batistuta ve Pablo Aimar en başta sayılacak diğer futbol yıldızları.

Boca Juniors’un maçlarını oynadığı “La Bonbonera'da” 60 bin kişilik bir stadyum. River ise 66 bin kişilik “El Monumental”de ağırlıyor rakibini. Arjantinliler’in yüzde 40'ı Boca, yüzde 32'si River Plate taraftarıdır. Boca’lılar rakip takımın taraftarlarına “gallinas” yani tavuklar ismiyle hitap eder. River taraftarları ise Boca'lılara “los puercos” yani domuzlar der. Arjantin nüfusunun yarısından fazlası bu iki takımdan birini tutar. Bu maç her seferinde unutulmaz bir deneyim olur; Rengarenk bayraklardan oluşan bir taraftar denizi, çığlıklar, şarkılar, hıçkırıklar, bir koro misali yapılan tezahüratlar ve bitmek tükenmek bilmeyen meşaleler..
Dünyanın en büyük derbisi olarak gösterilen Boca Juniors – River Plate maçları aslında her iki takım taraftarı için bir kimlik savaşı olarak görülmektedir. Bu kimlik savaşı Arjantin’de bazen sevenlerin kavuşamamasına bile neden olmuştur. Özellikle 90’lı yılların sonuna kadar Boca taraftarı olan birinin River Plate taraftarı olan biri ile evlenmesi mümkün değildi. Bu maçın sonunda kaybeden takımın taraftarı olmak en az 1 hafta boyunca işkence görmeye eş değermiş. Çünkü ‘’Arjantin'de mutlu olanlar sadece tuttuğu takımın son maçından galibiyetle ayrılanlardır."
Bu derbi her haliyle toplumdaki farklı sınıfları karşı karşıya getiren en büyük rekabettir.

Son olarak sizlerle yine Boca taraftarının enteresan bir olayını paylaşmak istiyorum. Boca Juniors kulübünün ekonomik olarak iflas etmek üzere olduğu günlerde Boca Juniors’un kendi evi olan La Bombonera’da oynadığı Arsenal De Sarandi maçından sonra karşıdan karşıya geçen bir Boca taraftarına araba çarpar ve kalabalık hemen toplanır. O sırada artık hayata veda etmesine dakikalar kalan Boca taraftarının sözleri çevresindekileri şaşkına çevirir: “Beni River Plate bayrağına sarıp da gömün” der. Neden diye sorulduğunda ise “Şuan beni görmeyen Bocalılar, hiç değilse ben gömülürken bir pislik daha öldü diye sevinsinler” der. Bu olaydan sonrada yaratıcılığını konuşturan taraftar grubu ‘’Barras’’ kulübü ekonomik olarak sıkıntıdan kurtarmak adına yönetime resmi olarak başvurarak stadın karşısında bulunan otoparkın mezarlık yapılmasını talep eder. 2,5 ay sonra bu karar Boca Juniors yönetimi tarafından onanır ve satışa çıkarılan mezarlıkların tamamı Boca Juniors hayranları tarafından sadece iki gün içinde satılarak kulübe büyük gelir getirir.
Belki bazen futbolu gerçekten futbol olmaktan çıkartmışlar ama yaratıcılıkları, başarıları ve kulübüne olan bağlılıkları ile bugün çoğu futbolseverin gönlünde taht kurmuştur Boca Juniors taraftarı . Bunu inkar edenler ilk aşama olarak Superclasico’yu televizyonlarından izlesinler. Çünkü ikinci aşamada gerçekleştirmek isteyeceğiniz tek şey, bir gün La Bombonera’da ya da El Monumental’de bu derbiyi canlı izlemek olacaktır…

Kaynaklar;
Galatasaray Dergisi @ spor365 Göksel Çoğalan

ZAMANI GELDİ

İlgili aramalar: galatasaray - türk - telekom - arena - cimbom

ŞAMPİYONLAR LİGİ GECESİ

Camp Nou: BARCELLONA-CHELSEA
Old Trafford: MANCHESTER UNITED-ARSENAL

Blog Widget by LinkWithin