15 Kasım 2008 Cumartesi



Radyo Televizyon Üst Kurulu
’nun 27.10.2008 tarih ve 2008/51 sayılı toplantısında alınan 1 No’lu karar uyarınca Galatasaray Televizyonu’nun yayınları durdurulmuştur.

Yönetim Kurulumuz bu ani karar ve gelişme doğrultusunda gereken temas ve girişimlerde bulunmaktadır.

Galatasaray Televizyonu, en kısa süre içinde tekrar yayın hayatına başlayacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Galatasaray Spor Kulübü

Galatasaray - Fenerbahçe

Galatasaray Bayan Basketbol Takımı, Türkiye Bayanlar Basketbol Ligi'nin 5. haftasında ezeli rakibi Fenerbahçe ile karşılaşıyor. Maç Darüşşafaka Ayhan Şahenk Spor Salonu'nda saat 15:00'da başlayacak.

Bay geçen bir haftası nedeniyle 1 maç eksikle 3 maçta 5 puanla 7. sırada olan Galatasaray, 4 maçta 8 puan toplayan 1. sıradaki Fenerbahçe'ye karşı mücadele edecek. Sezon öncesinde oynanan Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Galatasaray, Fenerbahçe'yi 71-55 mağlup ederek kupaya uzanan taraf olmuştu.

Türkiye Bayanlar Basketbol Ligi 5. Hafta
Galatasaray - Fenerbahçe
Salon: Darüşşafaka Ayhan Şahenk Spor Salonu
Tarih: 15 Kasım 2008 Cumartesi / Saat: 15.00
Hakemler: Rüştü Nuran, Turgut Işık
TV: D-Spor (Canlı)
Biletler: 10 ytl (Maçtan önce satışına başlanan biletlerin maç günü salonda da satışı sürecek. Kombine bilet uygulamasıyla, bu maçtan sonra oynanacak Galatasaray - Efes Pilsen maçında da biletler geçerli olacak)

Galatasaray
Lige Samsun Basketbol mağlubiyeti ile başlayan Galatasaray, 2. haftayı maç yapmadan bay olarak geçirdi. 3. haftada evinde Ceyhan Belediye'yi 70-54'le geçen ekibimiz, 4. haftada yine bir Adana temsilcisi Tarsus Belediyesi'ni deplasmanda 59-67 mağlup etti.

Galatasaray'da en skorer oyuncu 16.6 sayı ortalaması ile Seimone Augustus olurken, Yasemin Horasan 6.33 ribaund ortalaması ile oynadı. Işıl Alben 4.33 ile takımın asist lideri, Marina Kress de 0,67 ile takımın blok lideri oldular.

Fenerbahçe
Fenerbahçe lige 110-75'lik farklı Burhaniye Belediyesi galibiyeti ile başladı. 2. haftada yine evinde Botaş'la karşılaşan Fenerbahçe maçtan 87-67 galibiyetle ayrıldı. 3. haftada deplasmanda Mersin Büyükşehir Belediyesi'ni 77-82 mağlup eden Sarı-Lacivertliler, 4. haftada evindeki zorlu mücadelede Panküp Ted Kayseri Koleji'ni 78-74 mağlup etti. Fenerbahçe 4 maçta 4 galibiyetle 8 puanla ligde lider konumunda.

Matee Ajavon 18.25 sayı ortalaması ile Fenerbahçe'nin en skorer ismi olurken, Nevin Kristen 9.00 ribaund ortalaması ile takımının zirvesinde yer aldı. Esmeral Tunçluer 6.50 asistle takımın asist lideri, Tamara Kim Sutton-Brown da 1.33 blok ile takımın blok lideri oldular.

Galatasaray
Tuğba Palazoğlu
Vickie Johnson
Beril Binoğul
Yasemen Saylar
Sevda Esenler
Bahar Çağlar
Işıl Alben
Taj McWilliams Franklin
Korel Engin
Yasemin Horasan
Pelin Kücük
Marina Kress
Kübra Siyahdemir
Seimone Augustus
Esra Şencebe

Fenerbahçe
Matee B Ajavon
Tuğçe Murat
Melike Bakırcıoğlu
Nicole Kristen Powell
Tmara Kim Sutton-Brown
Yasemin Dalgalar
Burcu Erbaş
Nevriye Yılmaz
Nalan Ramazanoğlu
Esmeral Tunçluer
Gergena Branzona Erdenay
Nevin Kristen Nvlin
Birsel Vardarlı
Tuğçu İnöntepe
Duygu Fırat
Ceren Sarper
Emili Gomis

14 Kasım 2008 Cuma

Hannibal

KÜKRÜYORUZ!!!



Futbolcularımıza, teknik ekibimize ve yönetimimize buradan bir kez daha sesleniyoruz. Oynadığımız maç herhangi bir lig maçından ibaret olabilir ama ezeli rekabetin önemini anlayın. Bu maçların onur savaşı olduğunu ve Fenerbahçe’nin bizim en büyük rakibimiz olduğunu asla unutmayın. İnşallah bizlere bir mağlubiyet daha yaşatmayarak şampiyon olup kendinizi affettirirsiniz. Her zaman olduğu gibi sonuna kadar takımımızın arkasındayız ve arkasında olmaya devam edeceğiz

10 Kasım 2008 Pazartesi

ONORE A GABRIELE SANDRI



"ho appena finito di suonareed ora come al solito in partenzaper portarvi fino alla vittoria."sempre con noi."sessizlik henuz basladi (aslinda sesimi henuz kestim)ve alisilmis gitme vakti geldi size zaferi getirmek icin"herzaman bizimle..

Lazio'nun en etkin taraftar grubu ; '' irriducibili '' 12 kasım 2007 tarihinde offical sitesinin açılış sayfasını bu şarkıyla donatıyordu..ve arkasından yukarıdaki maddeleri alt alta sıralayarak mesajı göndermek istedikleri yere zarfı atıyorlardı.. Polis tarafından öldürülen bir Lazio'lu taraftar için klübün en büyük taraftar grubunun bu tepkiyi vermesi anlaşılır bir davranış biçimiydi ancak ilginç olan aynı gün Serie A -B- C dahil tüm Calcio (İtalyan futbol ligleri) takımlarının taraftar dernekleri ortak tepkiyi bu ortak şarkıyla gösteriyordu.. Çünkü 11 kasım 2007 tarihinde İtalyan Calcio'sunun Ultras'ları için; yine bir Lazio taraftarı olan Vincenzo Paparelli'nin As Roma Ultras Curva'sından atılan bir işaret fişeğiyle öldürülmesinden (romalılara göre vincenzo'yuda polis öldürmüştü) ve yıllar önce avrupa kupalarında oynanan Juventus Liverpool finalinde iki takım taraftarları arasındaki olaylar sonucu dünya futbol tarihine ''heysel'' faciası olarak geçen olayın arkasından gelen üçüncü ve en önemli dönüm noktalarından birisi yaşanmıştı.. 12 kasım tarihli manşetlerin içeriğini belirleyen olay, 11 kasım günü ; Serie A'da İnter ve Lazio taraftarları arasında maç öncesi yaşanan olaylarla çakılan kıvılcım sonucunda Lazio taraftarı Gabriele Sandri'nin polis kurşunlarıyla öldürülmesiydi..

Günümüz Kapitalizminin endüstriyel sınırlarla kuşattığı futbolun, finansal yönüne egemen olan ve reklam pastasının büyük dilimine sahip olunca sahadaki ruhuda satın alabileceği yanılgısına düşen egemenlerin medyası için bu haber sadece ''sahalarda görülmek istenmeyen klasik kriminal hardcore holigan haberlerinden biri '' olabilir.. oysa endüstriyel futbol karşıtı ultras taraftar hareketleri için olay başlı başına bir isyan nedeniydi.Nike ve Adidas gibi küresel şirketlerin veya skysports ile rai uno 'nun gündeminde Sandri olmayabilir ancak bugün futbolu beyaz camlı plazalardan değilde stadyumların kalearkalarından,deplasman trenlerinin yıkık dökük koltuklarından, alkole boğulmuş publardan, taraftarın kendi maddi imkanlarıyla çıkardığı tribün kültürü fanzinlerinden yükselen ortak çığlıkla yaşayanlar için sandri'nin polis tarafından katledilişi polisle savaşın resmen başlaması demektir. Oyunun bahissiz, mafyasız, şikesiz ve politikacı zırvaları olmadan sokaktaki öz haline dönüşü için mücadele veren, dünyanın tüm kıtalarında ortaklaşa yazılan taraftar hakları manifestosuyla direnişi başlatıp ''no al calcio moderno'' (modern futbola hayır) çıkışıyla sürdüren ultras oluşumlar için bu haber ; haber değeri taşıyan kriminal bir vakka değil, palermo ve catania arasındaki olaylı derby di sicilia'da yeniden açılan ve ölçüsüz şiddeti anayasal vatandaşlık haklarını hiçe sayarak, karşılarındaki insanlara yönelten stadyum polisini stadlardan atmak yolunda ilerleyen kollektif cephenin biraz daha genişlemesi anlamına gelir.

En basit haliyle Sandri; egemen medyanın yansıtmaya çalıştığı profilin çok uzağında bir insandı. Futbolu futbol olduğu için seven, hepimizin özlediği, mahallenin en şık abilerinin oyununu, o sevdiğimiz aradığımız ama endüstri içinde kaybettiğimiz futbolu seven, oyunun bu bozulmamış halini bi yerlerde bulabileceğine inanan, toprak sahada dizlerimizi kanatarak kana kana oynadığımız ve oynamak için iki taş ile basit bir meşin yuvarlağın yettiği basit sokak futbolunu özleyen , endüstriyel futbol karşıtı bir taraftardı .Bu nedenledir ki dünyanın heryerinde oyunu kurtarmak için mücadele veren ultras oluşumlar Sandri için, pankartlarıyla omuz omuza saf tuttu. Türkiye'nin ultrAslan'ıda mabedleri kapalı tribünde R.İ.P Sandri dedi kilometrelerce uzakta karlı kaplı Norveç'in Rosenborg tayfasıda. Salt bir taraftar olarak Sandri'nin; Sicili tertemizdi. Dünyaya bizim gibi sol duyusuyla bakmaya çalışanların ve hayata nasıl bakarsanız futbolada öyle bakarsanız düsturuyla oyunun politik arka planını gözardı etmeyenlerin asla sevemeyeceği bir takım olan mussolini'nin SS Lazio'sunun taraftarı olmasına karşın Sandri; bir tane dahi sabıkası bulunmayan(bulunsa ne farkeder ki?), irricudibilinin içine mevzilenmiş otonom neo nazi oluşumlarla uzaktan yakından bağı bulunmayan(bağı bulunsa dahi ortak ultras duruş gereği yine kollektif olarak tüm gruplar onun yanında olurdu) , 26 yasinda, deplasmanlara sık hatta hiç gitmeyen,kendi halinde dj'lik yapan, ailesi hayalleri kurmaya çalıştığı bir yaşamı olan, ortalama gelir seviyesine sahip bir italyandi. Tek günahı futbolu sevmek ve maçları hepimize dayatılan adeta tribünden çok kapitalizmin reklam panolarına dönmüş lüks localardan oturarak maç izleme zorlamasına karşı çıkarak, Curva'lardan maç izlemek olan bir insandı.. Polis cinayete kaza süsü vermek için olayın kargaşa esnasında kazayla patlayan bir kurşunun sekmesiyle gerçekleştiğini savundu . Oysa binlerce insanın önünde polis önce jop sonra biber gazı arkasından silah kullanarak kitlelerin üzerine gelmiş son aşamada ise sandri birebir hedef alınarak kurşunlanıp öldürülmüştü.

İtalyan polisinin korumakla yükümlü olduğu sivillere karşı işlediği suçların bir özet dökümünü yapmak istesek ansiklopediler yazmamız gerekir.Şampiyonlar liginde oynanan bir Roma Galatasaray maçı sonrası aynı polisin ırkçı küfürler eşlinde Galatasaray yedek klübesini, teknik heyeti, futbolcuları joplarla dövdüğü daha dün gibi aklımızdayken o bu polisin maçta birini kurşunlarak öldürmeside bu alemin içindeki insanlar olarak bizi şaşırtmıyor aslında.İtalya'da sırf stadyumlarda sözde güvenliği sağlamak için görevlendirilen spor polisinin davaları bile başlı başına ayrı bir hukuksal mücadeleyi gerektirecek derecede külliyat boyutuna ulaşmış durumda.Koyu bir Milan taraftarı olan, eski kara - kızıl tugaylar tribün grubu neferi ünlü sosyalist aktivist Negri'nin hapishaneden yazdığı ; ''Milan Daima'' yazısında belirttiği suçlar arasında maçlarda gözaltına alınanların aylarca ortadan kaybolduğu ve bunun bir şekilde italyan hükümeti tarafından holiganizmle mücadele olarak anlatılıp üstünün kapatıldığı gibi iddiaları asla unutmamak gerekiyor. Korumakla görevli olduğu vatandaşların anayasal anlamda güvence altına alınan dokunulamaz yaşam haklarını defalarca çiğneyen bir kolluk gücüne karşı italya'da her gün büyüyen ve kollektif bir isyana dönüşen stadyum kaosunu anlamamak güç değil. Sandri'nin öldürülmesini geçen yıl yine silah kullandıkları palermo catania maçında gelen bir taşla kör olan arkadaşlarının öcünü aldıkları şeklinde yorumlayanlarda var, polisin kontrolden çıktığı klasik bir serie a calcio'su cinayeti olarakta veya no al calcio moderno aktivistlerinin ortak sloganında anlam bulduğu şekilde ''tüm egemenler katildir ve stadlardan defol polis'' biçiminde dışavuranlarda..

Yaşanan süreçte; tüm bu bilgi karmaşası ve farklı yorumlar içerisinde tartışılmaz olan tek bir gerçek vardı. Televizyonların kar zarar hesaplarına dayalı finans ölçümleriyle yaşayan, şifreli kanallar yoluyla ele geçirdikleri ''herkesin eşit imkanlarla futbol izleme hakkını'' ortaklaşa protesto eden , stadlardan polisin çekilmesini isteyen, Curva'ların (ultras grupların toplandığı kale arkaları)hergün artan bilet fiyatlarını ortaklaşa protesto edip bir lazio roma derbisinde veya inter milan maçında birbirilerinden ölesiye nefret etseler bile ortak kararla stadı ortaklaşa boş bırakan , bahis şirketlerinin spekülasyonlarına karşı bahissiz futbol manifestosunu benimseyen , formaların eski klasik ve düz hale gelmesini talep ederek fakir takımları daha fakir zengin takımları daha zengin yapan sponsorluk anlaşmalarına karşı kendi klüpleri zenginler liginde yer alsa bile yönetimlerini ısrarla protesto eden ultras'lar için Sandri'nin öldürülmesinin tek bir anlamı var ; İSYAN!. Bu isyanın simgesi Sandri; Lazio'nun can düşmanı italya'nın sosyalist takımı Livorno'nun otonom marksist gruplarından tutunda, yine sandri'ni taraftarı olduğu lazio'nun ezeli rakibi ve ebedi düşmanı başkentin büyüğü AS Roma'nın taraftar derneklerinin Lazio'lu sandri'nin tabutuna sarı kırmızı atkılarını sarıp güllerle donatmasına kadar büyüyen bir ortak refleks geliştirmiştir. Bir pankartı çaldırdıkdan sonra onurlu bir duruş göstererek biz klüp yönetimlerinden yardım almayız diyerek tribünlerden çekilen koreorafi şampiyonu AC Milan'ın FDL'sine kadar herkes Sandri'nin cenazesinde ortak saf tutarak tüm dünyaya futbolun gerçek sahibinin hala sokaktaki insan olduğunu göstermiştir.. Sandri olayı tıpkı vincenzo olayı gibi ;''başka bir futbol mümkün'' diyerek 68 paris'inde barikat arkasına kazınmış ''gerçekçi ol imkansızı iste'' düsturunu yaşamlarının baş öznesi yapan Ultras'ların topyekün isyanına dönüşmüştür. Sandri vakkası bir milattır ve Liverpool'un efsane menejeri Shankly'nin bir zamanlar söylediği gibi ''futbol bir ölüm kalım meselesi değil çok daha ötesidir.''...

Alıntı...

ATAM


Düşünceleri, ilke ve inkılâpları ile yolumuzu aydınlatan Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 70. yılında sevgi, saygı ve özlemle bir kez daha anıyoruz.

9 Kasım 2008 Pazar

GELİYORUZ.....


Türk sporuna damga vuran ve ''Zıt Kardeşler'' olarak adlandırılan Fenerbahçe ile Galatasarayımızın bir yüzyıla yaklaşan ezeli rekabeti, birçok ilginç olaya tanık oldu.

99 yıllık ezeli rekabette ilk golü Galatasaraylı futbolcu Emin Bülent Serdaroğlu attı.

17 Ocak 1909 tarihinde ''Papazın Çayırı'' olarak adlandırılan yerde yapılan ilk maçı 2-0 kazanan Galatasaray, ezeli rakibinden ilk 7 maçta gol bile yemedi.

Ezeli rekabette son golü ise 27 Nisan 2008 tarihinde Ali Sami Yen Stadı'nda yapılan lig maçında yine Galatasaraylı Shabani Nonda kaydetti.

-FENERBAHÇE 5 YIL BEKLEDİ-

Fenerbahçe, Galatasaray karşısında ilk golü ve galibiyeti, ezeli rekabetteki 8. randevuda elde etti.

4 Ocak 1914 tarihinde Union Club sahasında yapılan İstanbul Ligi maçını 4-2 kazanan Fenerbahçe, böylece ezeli rakibi karşısında yaklaşık 5 yıl süren suskunluğuna da son vermiş oldu.

Sarı-lacivertli takım adına Galatasaray'a tarihteki ilk golü ise Hasan Kamil Sporel attı.

-EN AZ VE EN ÇOK SEYİRCİLİ MAÇLAR-

Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki maçlarda en az seyirci 17 Kasım 1922'deki karşılaşmaya geldi.

İttihat Sahası'nda şiddetli yağmur altında yapılan ve hakem Fethi Tahsin Başaran'ın şemsiyeyle yönetmek zorunda kaldığı maçı, tamamı biletsiz 14 kişi izledi.

21 Eylül 2003'de İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda yapılan lig maçını ise 70 bin 125 seyirci izlerken, bu rakam, ezeli rakipler arasındaki bir maçı izleyen seyirci sayısındaki rekor olarak tarihe geçti.

-GOLCÜLER-

Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki 99 yıllık rekabette en fazla golü, Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel attı.

Sporel, Galatasaray'a karşı oynadığı 42 maçta, toplam 27 kez rakip fileleri havalandırdı.

Zeki Rıza Sporel'i, 24 golle yine bir Fenerbahçeli Alaattin Baydar izliyor.

Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis'in 20, Galatasaraylı Metin Oktay'ın ise ezeli rekabette 19 golü bulunuyor.

Bu arada 2 takımda da forma giyen Tanju Çolak'ın da 14'ü Galatasaray, 8'i Fenerbahçe formasıyla olmak üzere ezeli rekabette toplam 22 golü var.

Lig maçlarında ise Galatasaraylı Metin Oktay 9, Fenerbahçeli Aykut Kocaman da 8 golle takımlarının en golcü isimleri olarak tarihe geçti.

-TURGAY ŞEREN'İN REKORU-

Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında en çok oynama rekoru Turgay Şeren'e ait.

(A) Milli Takım ve Galatasaray'ın unutulmaz kalecilerinden Şeren, sarı-kırmızılı kaleyi 55 kez Fenerbahçe'ye karşı korurken, ezeli rekabette en çok forma giyen futbolcu unvanını elinde bulunduruyor.

-ÖZLEM DOLU YILLAR-

Ezeli rakipler, rekabetin bazı dönemlerinde birbirlerine karşı galibiyet alma bakımından üstünlük kurmakta zorlandı.

Galatasaray üst üste 18, Fenerbahçe ise 11 maçta galip gelemedi.

Sarı-kırmızılı takım, 17 Mayıs 1942'de 3-1 kazandığı maçın ardından tam 18 maç galip gelemedi ve 19. maçta 1 Aralık 1946'da sahadan 1-0 galip ayrıldı.

Sarı-lacivertliler ise 20 Kasım 1949'da 2-0 kazandığı maçın ardından üst üste 11 maç galip gelemedi ve 22 Şubat 1953'de taraftarlarına Galatasaray galibiyeti armağan edebildi.

-HEYECANI İKİ TAKIMDA DA YAŞAYANLAR-

Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinde, şimdiye dek birçok oyuncu futbolculuk yaşamında 2 formayı da giyme şansını buldu.

Son dönemde iki takımda da oynayan futbolcular şöyle:

Raşit Çetiner, Güngör Tekin, Erdoğan Arıca, Engin Verel, Mehmet Oğuz, Erhan Önal, Arif Kocabıyık, İlyas Tüfekçi, Tanju Çolak, Semih Yuvakuran, Selçuk Yula, Hasan Vezir, Benhur Babaoğlu, Elvir Boliç, Sedat Balkanlı, Saffet Sancaklı, Ahmet Yıldırım, Sergen Yalçın, Emre Aşık, Fatih Akyel, Elvir Baliç, Haim Michael Revivo, Abdullah Ercan, Mehmet Yozgatlı, Stjepan Tomas, Servet Çetin, Emre Belözoğlu.

-BİR MAÇTA 4'ER GOL ATANLAR-

Fenerbahçe-Galatasaray maçlarında şimdiye dek 1 maçta bir futbolcu tarafından atılan en fazla gol, 4 olarak gerçekleşti.

Galatasaraylı Celal İbrahim, Cemil Gürgen ve Metin Oktay ile Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel, rakip filelere bir maçta 4'er gol atma başarısını gösterdi.

-EN ÇOK GÖRÜLEN SONUÇ 1-0-

Ezeli rakiplerin 99 yıllık geçmişinde, geride kalan 360 maçta en çok görülen sonuç 1-0 oldu.

Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki maçlarda tam 67 kez 1-0'lık sonuç ortaya çıkarken, 45 kez 2-1'lik skor alındı.

-EN ÇOK MART AYINDA KARŞILAŞTILAR-

Galatasaray ile Fenerbahçe, en çok mart, en az ise temmuz aylarında karşılaştı.

Ezeli rakipler, mart ayında 46 kez birbirleriyle karşılaşırken, temmuz ayında ise yalnızca 9 kez maç yaptılar.

-EN FARKLI SKORLU MAÇ-

İki takım arasındaki 99 yıllık ezeli rekabette geride kalan 360 maçta en farklı skorlu galibiyeti, 7-0'lık sonuçla Galatasaray aldı.

12 Şubat 1911'de İstanbul Ligi'nde yapılan maçı, Galatasaray 7-0 kazanmıştı.

-GALATASARAY'IN ZAFERLERİ-

Galatasaray'ın, Fenerbahçe karşısında 99 yıllık rekabette aldığı en farklı skorlu galibiyetlerin tablosu şöyle:

Tarih Stat Organizasyon Sonuç (GS-FB)

---------- ---------- ------------- ------------

12.02.1911 Union Club İstanbul Ligi 7 - 0

04.05.1913 Union Club Özel 6 - 0

01.10.1914 İttihat Spor Özel 6 - 1

15.03.1942 Şeref İstanbul Kupası 5 - 0

18.12.1960 İnönü Birinci Lig 5 - 0

-FENERBAHÇE'NİN FARKLI SKORLU GALİBİYETLERİ-

Fenerbahçe ise ezeli rakibi Galatasaray karşısında şimdiye dek en farklı skorlu galibiyeti, 2002-2003 sezonunun ilk yarısında Kadıköy'de yapılan maçta elde etti.

6 Kasım 2002'de yapılan lig maçını 6-0 kazanan sarı-lacivertli ekip, aynı zamanda lig maçlarında 2 takım arasındaki en farklı skorlu galibiyete imza attı.

-FENERBAHÇE'NİN ZAFERLERİ-

Fenerbahçe'nin ezeli rakibi karşısında aldığı en farklı skorlu galibiyetler şöyle:

Tarih Stat Organizasyon Sonuç (FB-GS)

---------- ---------- ------------- -------------

06.11.2002 Fenerbahçe Birinci Lig 6 - 0

23.02.1936 Fenerbahçe İstanbul Ligi 6 - 1

12.12.1976 19 Mayıs Deprem Kupası 6 - 1

16.08.1980 İnönü TSYD Kupası 5 - 0

-EN GOLLÜ MAÇLAR-

Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki en gollü maçlarda, penaltılar dışında sporseverler toplam 8'er gol gördü.

5 Haziran 1983 tarihinde Ali Sami Yen Stadı'nda yapılan lig maçında, ezeli rakipler 4-4 berabere kaldı.

İki takım arasında 2000-2001 sezonunda, 7 Şubat 2001'deki Türkiye Kupası yarı final karşılaşması da 4-4 berabere sonuçlandı.

-YARIDA KALAN MAÇ VE TARİHİ KAVGA-

Ezeli rakiplerin 23 Şubat 1934 tarihinde yaptıkları İstanbul Ligi maçı futbolcular arasında çıkan büyük bir kavga nedeniyle yarıda kaldı.

Taksim Stadı'nda yapılan maçın 60. dakikasında Galatasaraylı Kadri Dağ'ın, Fenerbahçeli M.Reşat Nayir'e attığı attığı tekme ve Kadri'nin üzerine doğru koşan Fenerbahçeli Fikret Arıcan'ın, Galatasaraylı Tevfik tarafından kucaklanıp, saha kenarına atılmasıyla saha bir anda karıştı. İki takım oyuncuları arasında başlayan kavgaya tribünlerdeki seyirciler de katılınca, olaylar iyice büyüdü.

Yarıda kalan maçın ardından toplanan ''Mıntıka Futbol Heyeti'', Türk spor tarihinin en ağır cezalarından birisini verdi ve Fenerbahçe'den 9, Galatasaray'dan 8 futbolcu olmak üzere toplam 17 futbolcuyu uzun süreli cezalandırdı.

Bu cezalardan en karlı çıkan takım Beşiktaş olurken, sezonu ezeli rakiplerinin önünde şampiyon tamamladı.

-YABANCI HAKEMLER-

Ezeli rekabetin geçmişinde yabancı hakemler de görev yaptı.

Bu hakemler arasında Çek, İngiliz, Yunan, İtalyan, Avusturyalı, Alman, İsviçreli, Rumen, Macar, Yugoslav, Belçikalı ve Bulgar hakemler bulunuyor.

-TARİHTEN YAPRAKLAR-

-Galatasaraylı Bahri Altıntabak, Fenerbahçeli Şeref Has ile Nezihi Tosuncuk, ezeli rekabet tarihinde hem kendi kalesine, hem de rakip kaleye gol atan oyuncular oldu.

-Şevki Şenlen, Raşit Çetiner, İlyas Tüfekçi, Hasan Vezir, Saffet Sancaklı ve Tanju Çolak, hem Galatasaray, hem de Fenerbahçe formasıyla ezeli rekabette gol atma sevinci yaşadılar.

-Ezeli rekabette takım değiştiren oyuncular arasında eski takımlarında kaptanlık bandını taktıktan sonra transfer olan futbolcular, Fenerbahçe kaptanıyken Galatasaray'a geçen Naci Erdem ve Galatasaray kaptanıyken Fenerbahçe'ye geçen Mehmet Oğuz olarak kayıtlara geçti.

Blog Widget by LinkWithin