22 Ağustos 2008 Cuma

Futbol Dışında


*Hayat fena halde futbola benzer demışler..
Bakıyorumda kale önünde vurduğum hiç bir şut defansla alakası olmayan kişilere vurarak out vs taç çizgisi olmayan yerlere gidiyor ya saha bana bol yada ben sahadan bolum göremiyorum...

*Dikkat etmekteydim sırf şu blog için dahada düşünsel takılıyorum insanın fikri hürriyetinden zikrini temaşa etmeden arzuendam etmesi ve bunun nıhayetınde bu sacma cumlelerı okuyanın zikim lan senın kuracak oldugun cumleyıde senıde demesı nedense bende ne alınganlık nede rahatsızlık uyandırıyor... demişse demişim havasındayım ....

*Gün içinde çıkarabildiğim onlarca konu baslıgının sonrasında yorgunluktan surada aklıma bırsey gelmemesı ve sırf yazmak için yazmıs olmak pozısyonunda görünmem benı hafıfıten gersede napım aq kafam guzel mazaretınde yırtmak ısteyesım cabası..

*İzmirdeki bombaya verilebilen halk tepkisini faşizan durumlara sokmayan Kemalist halkımıza selamlar.

*Kapsamı alanı cıkmadı herhalükarda içindeyiz Beyin yozlaşması yaşıyoruz farkında değiliz...

*Yazdıklarımın anlamı olmadıgını bende bılıyorum alkol tavanda paslasıyoruz hayatla .........

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Baptista Roma'ya indi



Julio Baptista, sonunda İtalyan başkentine indi ve sarı kırmızılıların oyuncusu olarak ilk açıklamasını yaptı.

Roma'ya indikten sonra, kulübün Villa Stuart Tesisleri'ne götürülüp sağlık muayenesinden geçirilen Brezilyalı, "Burada olmaktan ve Roma forması giymekten mutluluk duyuyorum" dedi.

Bütün yaz süren transfer dedikodularından sonra, Real Madrid'e ödenen 12 milyon avroluk bonservis karşılığı Baptista alınmıştı. Güçlü forvet, seneliği 4.5 milyon avrodan 4 yıllık kontrat imzaladı.

26 yaşındaki oyuncudan umutlar kesilmek üzereydi ki, Roma son bir hamleyle Baptista'yı Serie A'ya getirdi.

Sarı kırmızılılar, kadrolarına hala takviye yapmak istiyorlar. Teknik direktör Luciano Spalletti'nin orta sahaya bir oyuncu almaya çalıştığı bildirildi.

Baptista'nın pazar günü Inter ile oynanacak Süper Kupa maçında oynaması bekleniyor.

Encabezamiento 8



Berlusconi 10. kez AC Milan'ın

1991 yılından beri Ağustos* ayının değişilmezi Berlusconi Kupası, Juventus karşısında AC Milan'ın aldığı 4-1'lik skorla AC Milan'ın oldu.AC Milan, 10. kez kupanın sahibi olurken, galibiyeti getiren golleri, Marek Jankulovski, Massimo Ambrosini (2) ve Filippo Inzaghi kaydederken, Juventus'un tek golünü Pasquato kaydetti.TIM Kupası'nda Juventus ve Inter'i normal süresi sırasıyla 2-2 ve 0-0 biten karşılaşmaları AC Milan, penaltı atışlarıyla kazanırken, Juventus bu karşılaşmaya Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme maçında Artmedia Bratislava'yı 4-0 mağlup ederek gelmişti.

Juventus, Berlusconi Kupası'nda 4-1'lik mağlubiyet alırken, Perşembe günü Birra Moretti Kupası'nda AC Milan karşısında rövanş için sahada yer alacak.

*: Sadece bir kez 2006 yılında kışın oynanmıştı

Yıllara göre kupanın sahipleri:
1991 Juventus
1992 AC Milan
1993 AC Milan
1994 AC Milan
1995 Juventus
1996 AC Milan
1997 AC Milan
1998 Juventus
1999 Juventus
2000 Juventus
2001 Juventus
2002 AC Milan
2003 Juventus
2004 Juventus
2005 AC Milan
2006 AC Milan
2007 AC Milan
2008 AC Milan

Addio Mitico Presidente Sensi !


İtalya Birinci Futbol Ligi'nin (Serie A) köklü takımlarından AS Roma, Kulüp Başkanı Franco Sensi'nin ölümüyle sarsıldı.

İtalyan ekibi Roma'da 15 yıldır kulüp başkanlığı görevini yürüten ve gerek kulübün, gerekse İtalyan futbolunun önemli futbol adamlarından birisi olan 82 yaşındaki Franco Sensi, tedavi gördüğü Gemelli Hastanesi'nde dün gece hayatını kaybetti. Solunum yetmezliği nedeniyle yoğun bakımda tutulan Sensi'nin yanında eşi Maria ve kızları Rosella, Cristina ve Silvia bulunuyordu. Başkan Sensi için yarın Roma Belediyesi'nde, çarşamba günü ise Roma'daki San Lorenzo Kilisesi'nde cenaze töreni düzenleneceği bildirildi.

Sensi'nin başkanlığı döneminde AS Roma, 2000/2001 sezonunda Serie A Şampiyonluğu yaşamış, 2001 ve 2007 yıllarında iki kez İtalya Süper Kupası'nı, 2006/2007 ve 2007/2008 sezonlarında ise iki kez İtalya Kupası'nı kazanmıştı.

Naw Freestyle Soccer Girl Football Lady

Bekir Coşkun


LİSE yıllarından bu yana ilk kez "takım tutmak" geçti içimden.

Muhterem karıma haber verdim:

"İşte tutuyorum..."

O "Lütfen yapma..." dedi:

"Sen duygusalsın, top kenara kaçtı diye aşağı kapanıp keman çalmanı istemem... Ayrıca futboldan anlamıyorsun, durmadan kuzen Atilla'yı arayıp 'Şimdi ne oldu?' demen hoş olmaz..."

*

Takım tutmaya karar vermemin sebebi, ilk kez bir futbol camiasına sempati duymam:

Galatasaray'a...

Fethullahçı Hakan Şükür, dini-imanı futbol ile karıştırıp dinci gazetelere "Kutlu Doğum Haftası vesilesi ile derbi maçının önemi" üzerine demeçler verince, kulübün bilinçli-aklı başında taraftarları tepkilerini yüreklice gösterdiler.

Bilgisayarıma gelen genel mesaj ise şöyle:

"Galatasaray, Fethullah'ın tarikat evi değil. Laikliğin ve Atatürkçülüğün kalesini yıktırmayız. Atatürk'ü Galatasaray Lisesi'ne geldiğine pişman etmeyiz..."

*

Türkiye'nin birçok sanatçısı, gazetecisi, işadamı, edebiyatçısı, tarihçisi, akademisyeni dincilerin eteğine yapışmışken... Muhalefet yapan siyaset önderleri dahi eleştirdikleri sofralara koşup otururken... Galatasaray camiasının taraftar duygusallığını bile aşıp kendi futbolcularına tavır alarak Atatürk'e sahip çıkmaları, önce onları yüceltti gözümüzde.

Önemli olan; "din-iman" diyen, ama işine geldiğinde "gavur" takımlarının üniformasını giymekte bir sakınca görmeyen... Ya da 270 milyon maaşlı yoksul insanlar kazançlarının yarısını vergi olarak verirken, vergisiz trilyonları cebine indiren bir futbolcunun lafları değil...

Önemli olan; Galatasaraylıların kendi futbolcuları olsa dahi, önce laikliğe ve çağdaşlığa sahip çıkmaları.

*

Yoksa o tarikatçı futbolcuya anlatamazsınız zaten; Müslüman ülkeler içinde, dünya yeşil sahalarında top koşturanın niye sadece Türkiye olduğunu...

Ve o futbolcuların, Mustafa Kemal'in kurduğu modern Türkiye'nin yeşil sahalarında yetiştiğini...

Ama Galatasaray'ın aklı başında önderleri tüm Türkiye'ye bir şey anlatıyorlar:

Önce laik, çağdaş, aydınlık Türkiye...

O yoksa...

Kimse yok..

...
Blog Widget by LinkWithin