15 yıl önce TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu raporunda RDX patlayıcılarla ilgili önemli bir bilgi yer almıştı. O da RDX patlayıcılı eylemlerin daha çok gizli servis faaliyetleri olduğu ve Türkiye'de RDX'li eylemlerden hiçbir failin yakalanamıdığı detayıydı.
Güngören'de 17 kişinin öldüğü, 154 kişinin yaralandığı iki ayrı patlamada kullanılan bombanın türü RDX olarak belirlendi. Terör örgütü PKK'nın kullandığı bomba türü olarak bilinen, A4 ve C4 plastik patlayıcıların hammaddesi olarak kullanılan RDX, Bahriye Üçok, Prof. Dr Ahmet Taner Kışlalı, Diyarbakır'da 5 kişinin öldüğü 68 kişinin yaralandığı saldırıda ve Ankara'da Anafartalar Çarşısı'nda 6 kişinin öldüğü 69 kişinin yaralandığı saldırıda da kullanıldı.
En ağır patlayıcı türü olan RDX ile ilgili 1993 yılında TBMM Uğu Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan raporda şok bilgiler yer almıştı. Komisyona bilgi veren emniyet görevlileri, RDX-A veya RDX-C4 patlayıcısının ülkeye sokulmasının zor olmadığını, bugüne kadar Türkiye'de İslami Hareket dışında bu patlayıcıların PKK örgütünün operasyonlarında ele geçtiğini, bunun dışında Düzce'de örgüt dışı kişilerin (RDX) patlayıcı kullanıldığı Emniyet literatürlerine geçtiğini açıkladılar.
Ayrıca raporda RDX'in genelde askeri maksatlı üretilip kullanıldığı belirtildi. Raporda ayrıca çok önemli bir detay daha ortaya çıkmıştı. RDX ile ilgili bombalı saldırıların daha çok gizli servis faliyetleri kapsamında olduğu bilgisi şöyle yer almıştı:
"Ankara DGM'nin 08/09/1993 tarih ve 1993/415 sayılı yazılarında savcı Ülkü Coşkun imzası ile "izah edildiği üzere RDX patlayıcı ile meydana gelen olaylar hakkındaki soruşturmalar Cumhuriyet Savcılığımızca sürdürülmekte ve bugüne kadar bu olayların adli açıdan aydınlanması hangi örgütlerin bu eylemleri ifa ettiği, olay fail ya da faillerinin kimler olduğu ve kimliklerinin tespit edilemediği, yakalanamadıklarının görüldüğü ve hadiselerin değerlendirilmesi sırasında RDX plastik patlayıcı ile yapılan eylemlerin profesyonel eylemler olduğu ve gizli servis faaliyetleri kapsamında bulunabileceği savcılığımızca müşahede edilmesi sebebi ile bu kapsamda araştırma ve soruşturmalar yapılıp savcılığımıza bildirilmesi" içerikli yazı ile Milli İstihbarat Müsteşarlığından bu konuda yardım istemesi bu tür olayların profesyonel ve faillerinin yakalanması güç olan olaylar olduğunu göstermektedir."
Raporda ilginç bir detay da, "RDX-A veya RDX-C4 patlayıcısı ile Türkiye'de meydana gelen tüm eylemlerin failleri yakalanamamış ve yargılanamamıştır. Bu da Türk polisi ve diğer istihbarat servislerinin patlayıcı kullanılarak gerçekleştirilen suikastlar konusunda eğitimsiz olduğunu göstermektedir. Bilhassa, Emniyet Teşkilatının RDX-A,RDX-C4 patlayıcıları hususunda özel eğitim gören timler oluşturması, bu konudaki laboratuvar teknik donanımının eğitime paralel geliştirilmesinin acilen sağlanması gerekmektedir." şeklindeki bölümde yer alan bilgilerdi.
RDX'in Gerçek adı cyclotrimethylene-trinitramine. Bu patlayıcı için kullanılan RDX kısaltması, patlayıcı İngiliz menşeili olduğundan "Royal Demolition Explosive" kelimelerini ifade ediyor. Patlayıcıların kısaltma halindeki isimleri genellikle kimyasal içeriklerinin kısaltması veya baş harfleri kullanılarak oluşturulmakla birlikte, II.Dünya Savaşı'nda patlayıcının kompozisyonunun deşifre olmaması için İngilizler tarafından bu şekilde kısaltılmış. Saf RDX 204 derecede eriyor ve 1.816 g/cm³ yoğunlukta. RDX saf halinde beyaz, kristal bir madde. 1890'larda ilaç olarak kamuoyuna sunuldu. Patlayıcı etkisi 1920'li yıllara kadar fark edilmedi. RDX, normal koşullarda son derece kararlı olduğu için taşınma ve saklanma konusunda son derece güvenli. Aşırı sıcak altında kaldığında patlamaz şekilde yanıyor. Küçük silahlarla ateş edildiğinde etkilenmiyor, sadece bir detonatörle patlatılabiliyor. Bu özellikleriyle en güvenilir ve kuvvetli patlayıcılardan. Nükleer silah başlıklarında tercih edilen plastik patlayıcıların başında gelen RDX halen Hindistan'daki terörist saldırılarda sıklıkla kullanılıyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder